SOĞUK ATEŞ, İLGİNÇ BİR ROMAN?
Geçtiğimiz günlerde kitap raflarında yerini alan “SOĞUK ATEŞ”, okuyucuyu MÖ.18. yüzyıla götürüyor. Romanı okurken kendinizi Mezopotamya’nın gizemli dünyasında, tapınak rahipleri ve büyücüler arasında bulacak, Hazreti İbrahim’le birlikte Ünlü Bâbil Kralı Nemrut’a karşı mücadele edeceksiniz!
Kanunlarıyla ünlü Bâbil Kralı Hammurabi ile arslan avına çıkacak, Asurlu komutan Şamşi Adad’ın ordusuyla Hurriler’e karşı sefere katılacak, Hitit Kralı Anitta’nın muhafızı Sargon’la birlikte Kaşkalarla savaşacaksınız. Sargon’la Ur, Uruk, Eridu gibi tarihî Sümer şehirlerini gezecek, Mari prensesinin aşkına tanık olacaksınız. Hz. İbrahim’in nur yüzlü eşi Sâre’nin hıçkırıklarının ve amcaoğlu Hazreti Lût’un feryatlarının sevince dönüştüğü müthiş hadiseyi ibret ve dehşetle izleyeceksiniz!
Esrarengiz olaylarla dolu Firavunlar dönemi Mısır’ının ünlü tıp okullarında yetiştikten sonra, maceralı bir yolculuğun ardından Bâbil’e yerleşen ve Kral Nemrut’un özel doktoru olan Hekimbaşı’nın gençlere beyin operasyonlarının inceliklerini anlatmasıyla başlayan roman, Nemrut’un ünlü veziri ve Hz. İbrahim’in babası Âzer’in Hekimbaşı’nı ziyaretiyle birden hareketleniyor…
Can Alpgüvenç, savaşta yaralanan Bâbilli bir komutana ağır bir beyin ameliyatı gerçekleştiren Hekimbaşı’nı romanında şöyle konuşturuyor: “Karıncalardan birini bronz bir cımbızla yakalayıp, kestiğim yere iyice yaklaştırınca, aç karınca derinin iki tarafını da ısırdı. Karıncayı hemen belinden kestim, hayvanın başı derinin üzerinde öylece kalakaldı… Derinin kesik yerlerini, yarımşar santim aralıklarla karıncalara ısırttım, yaranın kapanması için otuz karınca kâfi gelmişti…”
Can Alpgüvenç’in, Hz. İbrahim’in tapınaktaki putları parçaladığını anlattığı bölümde kendinizi yüce peygamberin yanı başında hissedeceksiniz:
“… Saniyeler içinde Sin heykeli de aynı akıbete uğramış, sert bir darbe yontunun başını gövdesinden ayırmış, granitten kopan parçalar galerinin her yanına dağılmıştı. Gözlerinden fırlayan çok değerli zümrüt taşlardan biri yılanbaşlı Marduk heykelinin dibine yuvarlanmış, az önce tabaklarda tepeleme yığılmış olan nefis hurmalar, salonun yeşilimsi mermerlerinde ezilerek, toz parçalarının arasında âdeta kaybolmuştu…
Bâbil tanrılarından her biri, hiçbir fark gözetilmeden İbrahim’in balyoz darbelerinden nasibini alıyor, heykeller kısa sürede şekilsiz taş yığınlarına dönüşüyordu…”
“Ateşe, ‘Ey ateş! İbrahim için soğuk ve selametli ol!”’emredilmişti. Sahibinin emriyle onun sıcaklığı ve yakıcı özelliği alınmış, müşfik bir ışık, bir nur haline getirilmişti… Ateş keyfine göre hareket etmiyor, yaratıcısının emriyle vazife yapıyordu… “
Can Alpgüvenç’in uzun araştırmalar sonucu kaleme aldığı Soğuk Ateş, gizemli maceralarla dolu ilk çağ tarihini merak edenler için bulunmaz bir fırsat…
Bu romanda Hitit, Mısır, Asur, Bâbil krallıklarının siyasî, askerî, dinî ve bilimsel hayatını kısa yoldan ve doğru biçimde öğrenme imkânı bulacaksınız!
***
Son yıllarda peygamber hayatlarını romana aktarmasıyla ünlenen tarihçi-yazar Can Alpgüvenç, akıcı üslubuyla bu defa da Hz. İbrahim’i ve o dönemde yaşananları belge-roman tarzında yazdı. “Soğuk Ateş” adıyla yayınlanan bu sürükleyici eser “Kaynak Yayınları” tarafından basıldı.